• BIST 100

    10500,60%0,49
  • DOLAR

    41,27% 0,06
  • EURO

    48,43% -0,27
  • GRAM ALTIN

    4837,68% 0,32
  • Ç. ALTIN

    7891,27% 1,14

BASINA BAKIŞ AÇISI, BASININ GÖRDÜĞÜ..!

GAZETECİ-YAZAR MUSTAFA DAĞHAN'IN KALEMİNDEN...

GÜNDEM 9.09.2025 20:14:00 0
BASINA BAKIŞ AÇISI, BASININ GÖRDÜĞÜ..!

Son dönemlerde siyasilerin, bürokratların, kurum ve kuruluşların basın mensuplarına karşı bakış açısını değerlendirerek, basın mensuplarının konulara, olaylara bakış açısını öğrenmeniz için bir yazı kaleme almak istedim

Zira bazı şeyleri öğretmek, bilmenizi sağlamak elzem oldu. 

İlimizde yaklaşık 150 civarında basın mensubu bulunuyor. İşini ciddi bir şekilde yapmaya çalışan, usta-çırak ilişkisiyle hareket eden, saygınlığa değer veren, tarafsızlığını korumaya çalışan, dürüstlükle, iyilikle ve hizmet anlayışıyla gazetecilik yapmaya çalışan 20’ye yakın basın kuruluşu mevcut…

Dışarıdan yüzeysel olarak bizleri tanıyanlar çoğu zaman gazetecilerin olaylar, konular karşısındaki bakış açısını, tutumunu anlamakta güçlük çekebilir. Mesela bizlerin arasında görünmez bir kast sistemi olduğunu, usta çırak ilişkisiyle hareket edildiğini bilmezler.  

Mesela, her ne kadar dönem dönem karşı karşıya gelsek de birbirimizle kamuoyu önünde tartışsak da uzlaşmayı bildiğimizi, birbirimizle görünmez bir bağ olduğunu göremezler. 

Özellikle haberler, basın açıklamaları ile ilgili birbirimizle paslaştığımızı, haber paylaşımı yaptığımızı bazı konularda birbirimize hiç sahip çıkmasak da bazı hususlar da sapasağlam duruş sergilememize anlam verilemeyebilir.

Ancak şurası kesin; her ne kadar eskisi gibi olmasa da biz de halen daha usta-çırak ilişkisi sürmektedir. Yani gazeteci büyüklere, sağlam kalemlere değer verilir. Onlara saygı gösterilir ve baş köşelere buyur edilir.  

Demem o ki günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle her ne kadar bazı dengeler değişmişse de biz basın mensupları boşuna bu görevi üstlenmiyoruz.

Bu şehrin, bu vatanın aşıklarıyız, hizmet erkleriyiz ve bu işi yaparken de çoğu zaman sınırları aşabiliyoruz. 

Nasıl aşıyoruz sınırları peki; bazen olumsuz yön de bazen ise iyilikte aşıyoruz. 

İfrat-tefrit konusuna gireceğim. Yani modern tabirle alma-verme dengesi…

İbadette bile aşırılığı sevmeyen Rabbimiz alma verme dengesini de korumamızı istemektedir. 

Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Din kolaydır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete kalkışırsa din karşısında âciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu tutunuz ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) sevininiz..."

Yüce Allah’ın kurguladığı ilahi sistemde bazen insanlar farkında olmadan iyilikte de aşırılığa gidebiliyorlar. Aslında farkında olmadan alma-verme dengesini bozuyoruz ve “neden böyle oldu?” diye hayıflanıyoruz.  

Yani sen kimsin de iyilik ve verme noktasında aşırısın, haddini bil diye sistem seni zorlamaya başlıyor. Örnek verecek olursak, bir dostunuzu aşırı seviyorsunuz ve sürekli onunla buluşmak, görüşmek sohbet etmek istiyorsunuz. Sürekli siz onu arıyor, sürekli birşeyler ısmarlıyor, her konuda ona karşı alttan alıyorsunuz. Tartışsanız bile onu kaybetmemek için alttan alan, özür dileyen siz oluyorsunuz. 

Bu durumu hayatınızın tüm noktalarına çekebilirsiniz.  Evdeki eşinize, çocuklarınıza karşı bile sürekli verici olan sizsiniz ama karşılığını alamıyorsunuz. 

Alamazsınız da...!

Sürekli veren kişinin hiçbir kıymeti olmaz, hiçbir değer bulamaz. O artık cepte olandır, bizden biridir, bizim oğlan, bizim kızdır. 

Gelelim camiamıza; işte tam da bu noktada sürekli veren taraf biz oluyoruz, çoğu zaman…

STK’lar, siyasi partiler, kamu kurumları hemen hergün basın bülteni gönderiyor. 2-3 günde bir basın açıklamaları yapıyorlar. Bizler de her açıklamalarını matah bir şey gibi haber yapıyoruz. 

İşte burada bizler kalemimizin kıymetini bilmiyoruz anlamına geliyor. Bizim bir sözümüz, bir cümlemiz dahi matrix de, ilahi sistemde yankı buluyorken, biz aşırılığa giderek her Allah’ın günü iyilik yapmış oluyoruz. 

Sürekli iyilik yaparak aslında Allah’ü alem, rabbimizin gücüne gidecek iş yapmış oluyoruz. Yani ilahi sisteme göre aşırılığa kaçmış oluyor. Alma verme dengesini bozmuş oluyoruz. Bu da biz gazetecilerin önemsiz, basit, sıradan konuma düşmesine sebep oluyor. 

Bir düşküne hergün para verin. Siz hayır ettiğinizi zannedersiniz ancak o düşkün bir süre sonra sizden haraç aldığını zannetmeye başlar. Bir gün vermezseniz ya size düşman olur, ya da o parayı sizden güç kullanarak almaya kalkar. 

Geçtiğimiz 30 Ağustos resepsiyonunda dikkatimi çeken bir husus oldu. Basın mensuplarına ayırdıkları masalar kapı ağzındaydı, en sondaydı. Valilik basın müdürünü uyardım, neden böyle oldu diye sordum. Lafı eveledi, geveledi, kendince açıklama yaptı. 

Halbuki, kürsüye yakın bir noktada olsa hem bize gerekli önemi göstermiş olacaklardı, hem de basın mensupları rahat çalışma fırsatı bulacaktı. 

Bir diğer konu; dün gündemdeki sıcaklığını koruyan “bilgievleri” ile ilgili basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına 6-7 basın kuruluşu telefonla davet edilmiş ve sanırım son dakikada çağrılmışlar. 6-7 basın kuruluşunun dışında kalan hiçbir gazetecinin basın açıklamasından haberleri yok. 

Şimdi bu durumun neresinden tutsanız elinizde kalır. Bu durumun hiçbir izahı da yok. Sorduğumuzda yine şöyle oldu da, böyle oldu da o yüzden böyle oldu da gibi gibi…

Bu konunun alt metni şudur: “Biz Valilik olarak 6-7 basın kuruluşunu tanıyoruz, onlara önem veriyoruz. Bunların dışında kalanlar olsa da olur olmasa da! Siz kimsiniz? Biz sizi basın mensubu olarak görmüyoruz. Bu 6-7 basın kuruluşu yer yer bizi eleştirse de değerli, kurumsal, profesyonel. Ötekiler hergün bizi övse de önemsiz. TIK’ları az, takipçileri az. Ama 6-7’si güçlü, çok ‘Tık’lanıyorlar.”

Evet, ne kadar sert olsa da alt metin maalesef tam da bu..!

O yüzden sevgili meslektaşlarım; sakın iyilikte aşırılığa gitmeyin. Alma-verme dengesini bozmayın. Sizi görmeyeni, duymayanı siz de görmeyin, duymayın. Size baş köşeyi göstereni siz de baş köşenize koyun.

Size bir hayrı, bir iyiliği dokunmamış kişi ve kurumları, siyasileri, STK’ları sakın ha hergün sayfalarınıza taşımayın. 

Almadan vermek Allah'a mahsustur. Yoksa Allah’ın gücüne gider. “Ben onca destek verdim, hiçbir menfi haber yapmadım. Hep olumlu, iyi haberler yaptım. Karşılığı bu olmamalı” diyerek hayıflanır durursunuz. 

İyilikte aşırılığa giderseniz yok sayılırsınız, üzülen yine siz olursunuz.

SAYGILARIMLA…

  • Çarşamba 25.8 ° / 12.3 ° Güneşli
  • Perşembe 26.7 ° / 12.5 ° Güneşli
  • Cuma 28.2 ° / 13.2 ° Güneşli