Cemil PASLI


28 Şubat Devam Ediyor (mu), Kesin Çözüm Nedir?

Aile, Eğitim ve İletişim Uzmanı Cemil Paslı'nın kaleminden...


Her zaman ve kesin“en büyük düşman en son bakacağınız yerdedir.”

1000 yıl sürecek şekilde tasarlanan 28 Şubat’ın daha bakılmamış, konuşulmamış, düzeltilmemiş birçok kalıntısı ile birlikte iç içe ve yan yana yaşıyoruz.

Zaten 28 Şubat’ın oluşturduğu cerahati kıpkırmızı taze kan gelinceye kadar yaralarımızı temizleyip, tedavi etseydik 251 şehitve 2 bin 734 gazimize sebep olan 15 Temmuz yaşanmazdı.

28 Şubat’ın babası 12 Eylül, dedesi 12 Mart, büyük dedesi 27 Mayıs, dip dedesi de 31 Mart darbe ve muhtıralarıdır.

Kalpte tekleme olduğunda kardiyologlar Ekgve Sft (efor)testleri ile başlayan süreçle dolaşım sistemini incelemeye başlar, anjiyo ile açılmayan kalbi besleyen damarları by-pass ile yenilerler…

Yoksa hasta ya sürekli tekler veya ölür.

İslam ümmetinin kesin tedavisi Kur’an ve Sahih sünneti kalbi besleyen damarlar olarak ele alıp acil bir by-pass ameliyatı yapmaktır.

Kalpler ve akıllar taze kanla yeterince beslenemiyor, temel problemimiz budur.

28 Şubat’lar bünyenin zaafından ortaya çıkan belirgin semptomlardır sadece.

Daha kalıcı ve aslolan tarihin en büyük inkılabını elindeki Kur’an-ı Kerim ilkeleriyle yapmış Peygamberimiz Muhammed bin Abdullah (s.a.v) yeniden, yakından tanıyıp, rehberliğinde kendimizi, ailemizi, tüm toplumu, kurumlarımızı, devletimizicheck-up’tan geçirmektir.

28 Şubatla ilgili en temel ve önemli gerçeği ortaya koyalım.

28 Şubat en büyük darbeyi eğitime vurmuştur.

İmam Hatip Liselerini vitrine koyup asıl darbeyi milletin can damarı meslek liselerine vurmuştur.

Büyük düşman görünmediği için sonrasında İmam Hatip Liselerini bolca açarak problem çözülmüş zannedildi. Bir de kendi özeleştirimizi (özeleştiriyi, aşağılanmak olarak algılayan bir kültürden geldiğimiz için) hiç yapmadık ve düşmanı hep karşı mahalleye koyup, onları taşladık.

Oysa turpun büyüğü torbadaydı ve içimizdeydi.

28 Şubattan önce, bütün ara elemanlar çoğu yatılı meslek liselerinden yetişir ve 18 yaşında kollarında bir altın bilezikle birlikte iş-güç sahibi olurlar, dileyenler hayatlarının uygun gördükleri bölümünde üniversite okurdu.

Ben de Sağlık Meslek Lisesi’ni Kırklareli ve Konya’da okudum ve 18 yaşında Yozgat’ta sağlık memuru olarak göreve başladım. Memuriyetime devam ederken yükseköğrenim olarak Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Sağlık Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans ve Doktora programlarına devam ettim.

28 Şubat katsayı zulmü,yatılı bölümlerin iptali, mecburi hizmetin kaldırılması ve -kendilerine özel-Kpss adımlarıyla meslek liselerini bitirdi.

Oysa bir insanın büyümesi elinde ekmektutmasıdır.

Elinden ekmek tutamayan 35 yaşına da gelse de büyümemiştir, büyüyemez.

Biz 17, 18 olan ekmek tutma yaşını 30’lara, 35’le çektik.

Kesin çözüm şudur:

Eğitimde ilk 5 yıl çocuğa temel hayat becerileri verilirken uzmanlarca yapılan özel testlerle kabiliyetleri tespit edilmeli.

Sonraki 4+2 yılda kabiliyetleri çerçevesinde uygun meslek lisesine yönlendirilecek, 4 yıl teori ve 2 yılda pratik/stajla, sanayi/teknoloji/tarım/okul iç içe 18 yaşına geldiğinde kolunda altın bilezik, elinde işi ve ekmeği özgüveni yüksek gencimiz kendine ait kozasını örmeye başlayacaktır.

İlkokulun köy/kasaba da, şehirdeki meslek lisesinin yatılı olması köyden şehre göçü de yavaşlatacaktır.

Bunun için temel eğitimin verildiği 5 yıldan sonraki tüm liseler meslek lisesi olacak, çocuklara değer katmayan sınav odaklı, ezberci, hayattan uzak Fen, Anadolu, Sosyal Bilimler, v.b.DÜZ LİSELER kaldırılacaktır.

Yükseköğrenim meslek liselerinin üstü ve devamı olarak düşünülecek sadece ilgili meslek lisesi mezunları isterse devam edebileceklerdir.

Zekâ seviyesi 60- ve 120+ olanlar ilkokul 3. Sınıftan itibaren ayrılıp eğitimin her kademesinde “Özel öğrenci” kategorisinde değerlendirilecek, onlara uygun bir yol haritası çıkarılacaktır.

Osmanlının 60- leri (deliler taburu) olarak ordunun en önünde, 120+’ları Enderun’da devletin en tepesinde eğittiği ve değerlendirdiği gibi.

Eğitimdeki tahribatı bu şekilde tamir edilen 28 Şubatın siyaset ve sosyolojidebaşka bir darbesi de toplumdaki fay hatlarını harekete geçirmesiydi.

Bütün darbecilerin ilk yaptığı iş budur:

Fayları harekete geçirip, toplumda büyük deprem oluşturur, sonra da “kurtarıcı(!)” olarak gelir ve baş tacı edilirsin. Yugoslavya’nın parçalanmasını ve iç savaşı sağlayanlar, kurtarıcı olmuştur.

Priştina’da Kosovalılarca dikilmiş Bill Clinton heykeli bunun en bariz resmidir.

Ülkemizde Malazgirt’ten beri birlikte yaşadığımız Türk-Kürt-Ermeni v.b. etnik kimlikler, Sünni-Alevi, Laik-Anti laik gibi fikri yaklaşımlar 28 Şubat döneminde en usta taktik ve tekniklerle tahrik edilmiştir.

Onun çözümü de Hz. Peygamber (s.a.v)’in Hacer’ül-Esved’i yerine koyarken uyguladığı gibi ülkemizdeki herkesin elinin içinde olduğu sivil bir anayasa yapmak ve diğer mevzuatı da bu çerçevede yenilemektir.

Yine Peygamberimizin Ensar-Muhacir, Evs-Hacrec örneklerinde gösterdiği gibi maziyi bir kenara atıp, affedip, kardeş olmak ve birbirimizi “ama-sız-fakat-sız” kucaklayabilmektir.

Darbe anayasası 28 Şubat’ın dayandığı en temel dayanaktı.

Eğitim, siyaset ve sosyolojiden 2 misalle 28 Şubatın ana omurgasının devam ettiğini belirttik.

Farklı alanlardan misallerle bir kitap hacminde 28 Şubat’ın tahribatı ve tedavisinde dair cümleler kurabiliriz dostlar.

Sözün güzelliği kısalığındadır ve Anadolu insanı ariftir, arife işaret yeter.