Cemil PASLI


Ağır ağır çıkacaksın, inmeyi de bileceksin!

Aile, Eğitim ve İletişim Uzmanı Cemil Paslı'nın kaleminden...


Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden; bazen de ağır ağır inmeyi bileceksin!

Youwillslowlyclimbthesestairs; sometimesyouwillknow how todescendslowly!

1981 yılında Zile Alparslan Ortaokulu’nda 2. Sınıfı okurken farklı bir bisiklet yarışması yapılmıştı.

Yarışmada diğer yarışların aksine hedefe en son gelen birinci oluyordu.

Başlangıçtan aynı anda çıkan yarışçılar, ayakları yere değmeden en yavaş gidebilen ve en son bisikletini ayakta tutan birinci olmuştu.

Bu yarış hıza değil, azim, denge ve soğukkanlılık çabasına verilen değere dikkat çekiyordu.

Yarış, hızla, uçarak giden tavşanın değil, ağır adımlarla ve her adımın hakkını veren kaplumbağanın kazandığının genç dimağlara kazındığının resmiydi.

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…

Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…” (Ahmet Haşim, Merdiven Şiiri)

Milattan 2000 yıl önce HİTİTLER’ e ait kalıntılar içerisinde bulunan bir duvar yazısına ait olduğu söylenen bir dua. Şiir Wilfred Arlan Peterson tarafından Hitit duasından etkilenerek kaleme alındığını iddiaları da var. Ama bu metin insanlığın istifadesinde…

“Tanrım…!

Beni yavaşlat, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir.

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele.

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği,

belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;

Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı,

Güzel bir köpek ya da

kediyi okşamak için durmayı,

güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,

balık avlayabilmeyi,

hülyalara dalabilmeyi öğret.

Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.

Hatırlat ki, yarışı her

zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda

hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.

Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.

Beni yavaşlat Tanrım,

ve köklerimi yaşam toprağının

kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.

Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve

daha sağlıklı olarak yükseleyim.

Ve hepsinden önemlisi…

Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri

değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri

kabul etmek için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKILver…”

Tarık Buğra’da sakin adımların gücünü şöyle anlatır:

"yavaş yavaş

ama dakikaları bile boş geçirmeden.

yavaş yavaş

ama en küçük fırsatları, en kırıntı imkanları bile değerlendirerek.

yavaş yavaş

imanı ve azmi zedelemeden, yıpratmadan.

yavaş yavaş

ama gönül birliğini gevşetmeden.

yavaş yavaş

ama kavrayamayanları, aldananları düşman bilmeden,

yavaş yavaş

çirkinleştirmeden, kaybetmeden.

yavaş yavaş

ama bir tek mavzerken bir mitralyöz bir top olabilirim hırsına kapılmadan. ve sadece en iyi mavzer olmaya çalışarak.

yavaş yavaş

ama sabırla, sevgiyle, yılmadan.

yavaş yavaş

hesap gününe doğru, ödeşmeye doğru. zafere doğru '' (Tarık Buğra-Küçük Ağa)

Teenni Rahman’dan acele şeytandan.

Sabır, kainatın şifresi, sırrı…

Yavaş yavaş; ağır ağır; usul usul; hazmede hazmede; hakkını vere vere, şifreleri çöze çöze…

Sabırla, itinayla, teemmülle, teenniyle…

Ve hepsinden önemlisi…

Yukarı çıkarken tekbir getireceksin, gurur ve kibire düşmemek için;

Aşağı inerken de dilinden teşbihi düşürmeyeceksin, herkes seni terk etse de seni terk etmeyeni hatırlayacaksın.

Hatırla ki, iman, tevhid, teslim ve tevekkülle inişlerde çıkışlarda hep O’na götürsün.

Youwillslowlyclimbthesestairs; sometimesyouwillknow how todescendslowly!

In 1981, a differentcyclingcompetitionwasheldwhile I wasstudying at Zile Alparslan Secondary School.

Unlikeotherraces, thelastonetoreachthegoalwasthewinner.

Theracerswhocameout at thesame time fromthestartweretheoneswhocouldgotheslowestwithouttheirfeettouchingthegroundandthelasttokeeptheirbikestanding.

Thisracedrewattention not tospeed, but tothevaluegiventotheeffort of perseverance, balanceandcomposure.

Theracewasthepicture of theyoungminds, not of therabbitthatflewaway at speed, but of thetortoise, whotookevery step withslowsteps.

"You'regoingtoclimbthesestairsslowly.

A pile of sun-colouredleaves on itsskirts

Andonceyouwilllook at theskycrying...

Thewatersturnedyellow… Yourface is fading in curtains

Watch theredweather, it'sgettingevening...

Bent earth, bleed, rosesbleedregularly

Bloodynightingalesstand on thebrancheslikeflame

Didthewatersburn? Whydoesbronzelooklikemarble?

This is a lightlanguagethatfillsthesoul.

Watch theredweathersothatevening is coming…” (Ahmet Haşim, LadderPoem)

A prayerthat is saidtobelongto a graffitifound in theruins of theHittites 2000 yearsago. TherearealsoclaimsthatthepoemwaswrittenbyWilfred Arlan Peterson, influencedbytheHittiteprayer. But thistext is forthebenefit of humanity…

“My God…!

Slow me down, calmmymindand rest myheart.

Balancemyhecticpacebyshowingtheeternity of time.

Intheturmoil of theday, give me theserenity of thehillsthatwillliveforever.

Tension in mynervesandmuscles,