Mustafa DAĞHAN


Basının sorunları ve çözüm yolları


Basının sorunları ve çözüm yolları
Mustafa DAĞHAN

Mustafa DAĞHAN

E-Posta : mustafadaghan@msn.com

Kendimize mutlaka büyüklü, küçüklü hedefler koymalıyız ve gerçekleştirmek adına doğru adımlar atmalıyız. Her zaman farklı bakış açılarıyla hedefimizi yorumlamalıyız.

Birçok şirket para kazanmak amacıyla harekete geçer ve başarısızlıkla yüzleşmeleri çok uzun sürmez.

Direkt parayı hedeflemek başarısızlığın yol haritasıdır.

Para insanlara değer katmayı gerektirir. İnsanlara değer katmak ise problemlerini çözmek ile mümkündür. Yani para kazanmak için paraya değil probleme odaklanmalıdır insan.

Problemi çözen ve insanlara sunanlardır paranın gerçek sahipleri.

Mesela;

- Apple`ın odaklandığı problem;

Bilgisayarlar karmaşık, çirkin, pahalı, sezgisel değil ve yalnızca büyük şirketlerdeki bilim insanları tarafından kullanılıyor. Herkese açık olmalılar.

 

- Google`un odaklandığı problem;

Dünyanın bilgisi düzensiz ve ulaşılamaz durumda. Bilgiyi düzenleyip evrensel olarak ulaşılabilir yapmalıyız.

 

- Tesla`nın odaklandığı problem;

Benzinli arabalar Dünyayı kirletiyor. Elektrikli araçlara ihtiyaç var.

 

- Amazon`un odaklandığı problem;

Online alışveriş çok yavaş ve satıcılar güven vermiyor. Güvenilir satıcıları müşteri ile buluşturmalı ve hızlı kargo kolaylığı sağlamalıyız.

 

Dünyanın en değerli firmaları paraya değil probleme odaklanmışlardır. Çünkü ne kadar büyük bir problemi çözerseniz uzun vadede o kadar fazla para kazanırsınız.

 

Buradan yola çıkarak gazetecilik mesleğindeki problemleri ve neden daha güçlü, daha saygın ve milyarder gazetecilerin olamayışını kendimce yorumlamak istiyorum.

 

Baştan söyleyeyim; kimse yazdıklarımı şahsileştirmesin, maksadımız burada sorunlara odaklanıp, çözüm yollarını aramaktır.

    

Afyonkarahisar’da sadece basında değil aslında her alanda “az olsun benim olsun” mantığı var maalesef. Önceki yazılarımı okuyanlar bilirler; bugüne kadar hep “birlikten kuvvet doğar” mesajı vermiş bir gazeteciyim. Ama bugün geldiğimiz noktada “birlikten kuvvet doğar” meselesi sanırım yanlış algılanmış, yâda yine herkes işine nasıl geliyorsa o şekilde hareket ediyor.

Konuyu açayım: Malumunuz birlik olmak, birlikte hareket etmek adına Basın Yayın Derneği kuruldu. Bu durum önceleri tüm basın camiasını heyecanlandırdı, sevindirdi. Sonunda güzel şeyler olacak denildi.

Ama geldiğimiz noktada ağır işleyen bir yapı ve kendi içinde tam da bütünleşememiş hala sorunlar barındıran, yazılı basın üzerine odaklanılmış bir durumla karşı karşıyayız.

Her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da, farklı söyleyişler ve algı yöntemiyle yıpratılmaya çalışılsa da artık basın camiasında bir mecra var.

Bu mecra İnternet Medyası…

Dijital dünya günümüzün en büyük boşluğu olarak karşımızda duruyor. Doğru kullanıldığında harika şeyler barındırdığı gibi yanlış kullanıldığında ise tehayyül bile edilemeyen sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkıyor.

Daha önce söyledim tekrar ediyorum: Afyonkarahisar basını sadece yazılı basından, sadece internet medyasından, sadece radyocu ve televizyonculardan ibaret değil. Yani tekelleşmekten bahsetmiyoruz. Samimiyetle yekvücut olmaktan bahsediyoruz.

Birilerini yıpratarak, kötüleyerek, sektörden çıkarmaya çalışarak bir yere varamayacağımız aşikar.

Birilerinin sektörden çıkmasını beklemek veya sektörden çıkartmaya çalışmak yerine samimiyetle, iyi niyetle doğruyu, güzeli öğreterek içeride tutmak, kabullenmek daha doğru olsa gerek.

Elbette özellikle internet medyasında basın sektörüne zarar veren kişi ve kuruluşlar var. Bunları da eğitimlerle, tavsiyelerle, doğruyu gösterme yöntemleriyle kaliteli gazetecilik seviyesine çıkartabiliriz.

Bunun dışında “az olsun benim olsun” mantığı yerine tüm basını kapsayacak gelir elde etme yöntemleri belirleyip, bu konuda projeler üretip, gerekirse tüm basını toplayıp sorunları masaya yatırabiliriz.

Bizim sorunumuz; burnumuzun dibinde bir dağ dolusu altın madeni varken, bunu bile göremeyip, önümüze düşmüş, yada atılmış birkaç tane altın parçasının kavgasını etmek. Halbuki o kadar fazla gelir kaynağı var ki; samimiyetle yekvücut olunsa tüm basın mensupları mutlu, ferah bir yaşam sürecek.

Yazılı basın için söylüyorum, resmi ilan gelirlerinin yüzüne bile bakmayacak seviyeye gelinebilir. Kendi içimizde kavgalar, çekişmeler yaşamak yerine bu enerjimizi dışarıda mücadele etmeye harcasak herkes daha mutlu olacak ve basına dışarıdan bakanlar ise kendine daha fazla çekidüzen verecek.  

Açık konuşayım; kimse bulunmaz Bursa Kumaşı değil, kimse basın sektörünü ben yönetirim diyemez. Ortak akılla yönetmeyi deneyin. Kimse ötekinden daha zeki, daha güçlü değil, kimse ötekinden daha saygın değil! Bugün sen revaçtasındır, yarın öteki revaçta olur.

Basınla işi olan herkes bugün sana, yarın ötekine saygı gösterir. İşine kim geliyorsa onu pişpişler.

Biz size kendi iç mekanizmamızı oluşturalım dedik, siz karar alın bize dikta edin demedik. Sonuçta mevcut durumda sizin alacağınız kararlar sizi bağlar, sizin dışınızda kalanları bağlamaz. Tüm basını kapsayıcı adımlar atılmalıydı, aslında yine de çok geç sayılmaz.

Mesela İnternet Medyası ile ilgili yasa çıkartılması konusunda hep birlikte mücadele verilmeli. Bu hem işini düzgün yapan internet gazetecilerinin yararına hem de daha çok yazılı, görsel, işitsel medyanın yararına olacaktır.

50 TL’ye bir domain alan herkes “ben de gazeteciyim” diye ortaya çıkıyor. Bu durum sadece internet medyasına mı zarar veriyor zannediyorsunuz? Size zararı daha büyük!

Gazetecilikle alakası olmayan, manav, kasap, emekli, şucu, bucu yada bir iş, bir meslek edinememiş herhangi biri bir bakıyor; “gazetecilik ne güzel bir işmiş, çok kolay girilebiliyormuş ve herkes bana saygı gösteriyor” diye hemen gazeteci oluveriyor.

Bu böyle sürerse önümüzdeki süreçte basın sektörü çok büyük zararlar görecektir. Biran evvel sorunlar masaya yatırılmalı, herkesle enine boyuna tartışılmalı ve çözüm yolları belirlenmeli.

Kaliteli, Afyonkarahisar’a hizmet etmenin düstur edinildiği, geçim kaygısı yaşanmayan, huzurlu, mutlu, güzel günler dileğiyle…

 

   04 Mayıs 2019 Cumartesi 16:46