Çocukların yaşları nedeniyle risklere ve ihlallere maruz kalma olasılıkları daha fazladır.Her gün pek çok çocuk evde, okulda veya bulundukları topluluklarda maalesef psikolojik ya da fiziksel şiddete tanıklık ediyor, hatta şiddet görüyor. Aileden ayrı düşme, ihmal, istismar, psikolojik baskılar, dışlanma, ayrımcılık, çocuk kaçakçılığı ve çocuk evliliği de dahil olmak üzere çeşitli risk ve ihlallerden bahsedebiliriz.
Çocukların maruz kaldığı risk ve ihlaller minicik bedenlerinde kaldıramayacakları yük olacaktır. Kendilerini koruma ve savunma durumları düşüktür. Yetişkinlerin her fark ettiğini edemez, bildiğini bilemez, her yaptığını yapamazlar. Bu sebeple çocuklar, yetişkinlere oranla daha fazla korunmaya ihtiyaç duyarlar. Çocuklar üzerindeki bu yükü almalı, yetişkinler olarak bizler üstlenmeliyiz.
‘Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.’ Bu ifade, 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk maddesinden bir alıntıdır. Beyanname herkesin ‘ırk, renk, cins, dil, din, siyasi ya da diğer inançları milli ya da toplumsal kökeniya da herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin eşit olduğunun altını çiziyor. Ancak, İnsan Hakları Beyannamesi’ni hazırlayanlar, o dönemde insanlar arasında fark oluşturabilecek bir özelliği göz ardı etmişlerdir. O da ‘yaş.’
Bu sebeple Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ihtiyaç duyulmuştur. Sözleşme, 20 Kasım 1989 Yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından benimsendi ve ‘20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edildi. Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülkenin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi en fazla ülkenin onayladığı insan hakları belgesi oldu.
Çocuk hakları geleceğe fark sağlayacak en önemli bilinçtir. Peki biz bu bilince ne derece hakimiz?
54 maddeden oluşan sözleşmeyle çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin bu hakların yaşama geçirilmesi için yükümlülüklere uymaları gerektiği hükme bağlanmıştır.
Sözleşmenin dört adet yol gösterici ilkesi bulunmaktadır:
Ayrımcılık yapmama: Sözleşmenin 42 maddesi dinleri, ırkları veya yetenekleri, kültürleri, düşünceleri, kız veya erkek, zengin veya fakir fark etmeksizin TÜM çocukların haklarına ilişkindir.
Çocuğun üstün yararı: Çocukları etkileyebilecek yönde verilen her karar veya yapılan her işlem her zaman için onların üstün yararına öncelik tanımalıdır.
Çocuğun varlığını ve gelişimini sürdürmesini sağlama: Her çocuğun doğal olarak yaşama hakkı vardır. Onlara gelişmeleri ve potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için her fırsatın temin edilmesi, karar verme yetkisine sahip bireylerin sorumluluğundadır.
Katılım:Kendilerini etkileyecek kararlarda onlara danışılması gerekmektedir. Her çocuğun kendi düşüncesini ifade etme hakkı vardır ve haklarıen iyi şekilde korunmalıdır.
Renkleri farklı, dilleri farklı, kültürleri farklı, inançları farklı fakat dünyanın her yerinde hakları aynı. Sağlık, eğitim, vatandaşlık, adalet, oyun, korunma hakkı gibi haklara sahip olan çocuklar nereden geliyor olursa olsunlar, göçmenlik durumları ne olursa olsun her şeyden önce çocuktur. Çocuklar ne yaşadığını unutabilirler ama ne hissettiğini unutmazlar. Her çocuğa sağlıklı, mutlu ve verimli bir gelecek için en iyi şansı tanımak ve bu hakların sürdürülmesini sağlamak hepimizin amacı olmalıdır.UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) dünyada bu amaçla kurulan en büyük organizasyondur. Birçok gönüllü iyi niyet elçisi olarak tüm çocukların yararı adına yardımlar yapmaktadır.
Biz de konunun önemindeki hassasiyetimizi arttırmalı, kendi ülkemize ve kendi ülkemizin ötesine de bakarak tüm çocuklara yardım etmeliyiz. Çünkü çağımızdaki kötü düşünce ve davranışlara son verilmeli, yetiştirdiğimiz neslin farklı bir bakış açısı ve duyarlılığı olmalı. Empati duyan, vicdanlı, merhametli, şefkatli bir nesil; ki onlarda çocuklarına bunu öğretebilsinler. Daha iyi bir dünya için, Dünya Çocuk Hakları kutlu olsun.