Seda SEÇER


En Büyük Engel Sevgisizliktir

Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Okul Öncesi Öğretmeni Seda Seçer'in kaleminden...


3 Aralık Dünya Engelliler Günü...

Özürlü, sakat, engelli değil; ‘Özel Gereksinimli Birey’ kavramını içselleştirerek konuya baktığımızda her şey daha doğru ve güzel olacak düşüncesindeyim.

Özel gereksinimli kişiler, yaşamın pek çok alanında, örneğin sanatta, sporda, medyada, eğitimde, sağlıkta, hizmette  giderek daha fazla görünür hale geliyor. Bu durum, neler başarabilecekleri konusunda çocuklarınve bireylerin algılarını geliştirme bakımından önem taşıyor.

Bu durumda olan birçok öğrencinin ve yetişkinin desteklendiği zaman büyük başarılara imza attığını görüyoruz. Bu desteklerden en yaygını ‘Kaynaştırma Eğitimi’dir.

Kaynaştırma eğitimi, özel gereksinimli insanları toplumun bir parçası haline getirmeyi amaçlar.

Eğitim, normal insanlar ve doğal ortamlar içinde verilmelidir.Özel gereksinimli olan ya da olmayan tüm çocuklar ve bireyler bir arada yaşayabilmeli. Hiçbiri de toplumdan dışlanmamalı.

Çünkü biliyoruz ki ancak bir araya gelirsek birbirimizi tamamlarız.

Her insanda olduğu gibi özel gereksinimli çocuklar da, diğer insanlarla sosyal ilişki kurmak ve bunu sürdürmek, çevresi tarafından sevgi ve değer görmek, beğenilmek, takdir edilmek, hiç kimseye ihtiyaç duymadan ve bağımlı olmadan yaşamak istemektedirler.

Özel gereksinimli olan bireylerin de umutları ve düşleri vardır. Tüm çocuklar ve bireyler düşlerini gerçekleştirmede adilane dağıtılmış bir şansa layıktır.

Dikkate alınmayı, yeteneklerinin başkalarınca da kabul edilmesini düşlemeyen birey var mıdır? Yoktur.Gereksinim türü ve derecesine bakılmaksızın her insan bu hizmetlerden yararlandırılmalıdır.

Kaynaştırma eğitimininözel gereksinimli bireylere faydası olduğu kadar,diğer insanlara da faydası vardır.

Örneğin, özel gereksinimli insanlara karşı şartsız kabul, hoşgörü, yardımlaşma, ortak yaşam, demokratik ve ahlaki anlayışları gelişir.Bireysel farklılıkları doğal karşılar ve saygı gösterirler.

Engelli (özel gereksinimli ) olmanın, engel olmadığını fark ederler.

Empati duyguları gelişir ve hem bireyi hem de aileyi daha çok anlayışla karşılarlar, bakış açıları değişir.

Maalesefbakış açıları değişmeyen kişiler tarafından özel gereksinimli çocuk büyüten ailelerin toplumda zorluklar yaşadıkları durumlar olmuştur.  Bu yüzden, çocuklarını çok seven anne babalar ve aile üyeleri karşılaştıkları her zorlukla mücadele etme durumunda kalmıştır.

Başkalarının kendilerinden ve çocuktan uzaklaşması kaygısı, özel gereksinimli çocuğa yönelik aşırı koruyuculuk, her türlü tehlike ve zarara karşı tedbir alma, dışlanma gibi durumlar yaşamışlardır.

Dışlanma çoğu kez görünmezliğin sonucudur. Onları görelim. Asıl engel onları görememek, anlayamamaktır. Özel gereksinimli bireylerin karşılaştıkları zorluklar ile mücadele sadece anne, baba ve aile üyelerinin sorumluluğu değil, hepimizin sorumluluğudur.Unutmayalım ki her birey özel gereksinimli olmaya adaydır.

Hep birlikte engelleri kaldıralım.Yeterki insanın kalbi engelli olmasın; zira bizi insan yapan kolumuz bacağımız değil, kalbimizdir. En büyük engel sevgisizliktir.

Sevgi varsa engel yok.

Sevgi dolu günlere..