Gazetecilik çok hassas dengeleri olan kutsal bir meslek, bir o kadar da vebali çok olan bir meslektir. Bunu yıllardır söylerim, dillendiririm.
Afyonkarahisar’da biz gazeteciler mesleğimizi vebal boyutundan bakarak yapmaya çalışan, memlekete birçok hizmeti dokunmuş, birçok siyasiyi yanlıştan döndürmüş, olumlu, güzel giden herşeyi takdir etmiş, olumsuz, yanlış olanları ise yer yer sert ve dik durarak düzeltmiş bireyleriz.
Attığımız manşetler sayesinde eksik yapılan yada elzem bir ihtiyaç halinde olan hizmetlerin yapılmasına vesile olmuş insanlarız.
Tabi bazen bizler de insan olduğumuz için yanlışlarımız olmuş, hırsımıza yenik düştüğümüz zamanlar olmuş, hatalar yapmışızdır. İnsanız sonuçta, insanın bir yanı hep eksiktir.
Gazeteci toplumla siyasiler ve devlet arasında bir köprü vazifesi gördüğünden alttan yükselerek gelen birçok konuyu yukarıya taşımaktadır. Zira siyasilerin ve bürokratların da çoğu zaman göremediği, ulaşamadığı, fark edemediği, anlamakta güçlük çektiği konular olabiliyor.
Burada ince bir çizgi ile gazetecilik devreye giriyor. Kalemi güçlü olan, kendisini geliştirmiş, anlayışı, izanı yüksek olan gazeteciler, halktan kendilerine yansıyan sorunları, yukarıya, doğru bir ifade tarzıyla aktarabilmektedir.
Özellikle seçim dönemlerinde bazı gazetecilerin ve basın kuruluşlarının manipülasyonlar ve algı yönetimi yaptığı da bilinen bir gerçektir.
Hasılı gazetecilik zor bir meslektir. İpin üzerinde yürümeye çalışmak gibidir. Ne İsa’ya Ne Musa’ya yaranamazsınız çoğu zaman…
Bir de her meslekte olduğu gibi gazetecilik mesleğinde de görevini kötüye kullananlar her daim olmuştur. Şantaj yapanlar, baskı kuranlar, para için şekilden şekile girenler, her hamlesini güç ve para için yapan zavallılar da maalesef hem ulusalda hem de yerellerde bulunmaktadır.
Mesleğimizi kirletenler de tam da bunlardır.
Halbuki yukarıda da belirttiğim üzere mesleğimizin vebali büyüktür. Olaylara, konulara vebal boyutundan bakan gazeteciler hep kazanmıştır. İncelmiş ama kopmamıştır. Hem kendi meslektaşları tarafından hem siyasiler hem de bürokratlar özellikle vatandaşlar tarafından büyük saygı görmüşlerdir.
46 yaşında birisi olarak ve 20 yıllık gazetecilik tecrübemle genç meslektaşlarıma acizane tavsiyelerde bulunmak isterim.
Çalışma azminizi, şevkinizi, birşeyler yapma çabanızı anlıyoruz ve çoğu zaman bunları destekliyor, yol açıyor, yanınızda sapasağlam duruyoruz.
Ama hırs ve güç arzusu çok kötü birşeydir. Hem hata yapmanıza sebebiyet verir hem de maneviyatınızı çökertir. Kendimden biliyorum. Sizin şuan yaşadığınız birçok konuyu yaşamış ve tecrübe edinmiş birisiyim.
Hata yapabiliriz, insanız sonuçta ama hatadan dönmek, hatayı kabul etmek erdemdir. Siyasiler, bürokratlar yeri geldiğinde en sert bir şekilde eleştirilebilir. Ama hiçbir siyasinin, hiçbir bürokratın ya da herhangi bir vatandaşın şerefiyle, onuruyla oynamak, itibar suikastı yapmak bize yakışmaz.
Özgür basın kavramına sığınarak, başkalarının özgürlük alanını ihlal etmek doğru değildir.
Tekrar söylüyorum hata yapılabilir ama hatada ısrar yanlıştır. Kendinizi yok etmenize, maneviyatınızı çökertmenize sebebiyet verir.
Ve bunları herşeye rağmen tüm iyi niyetimle yazıyorum ancak iyi niyette bir yere kadar belirteyim.
"Bilmek güzeldir, haddini bilmek ise en güzelidir...!