Cemil PASLI


İbadetlerin sonunda neden “Fatiha” okuruz?

Aile, Eğitim ve İletişim Uzmanı Cemil Paslı'nın kaleminden...


İslam’da kulluğumuzun ifadesi ibadetlerimizikiye ayrılır.

1.Hasenât: Namaz, oruç, hac gibi kişisel ibadetler.

2. Salihât: İkinci şahıslara, topluma yönelik yalan söylememek, sözünde durmak, zulme karşı duruş, komşu hakkında riayet, trafik kurallarına uyma, çevreyi kirletmeme ve koruma, sözünde durmak, Allah’ın diğer varlıklarla ilgi koyduğu sınırlara riayet(takva) gibi ibadetler.

 

Kişisel ibadetlerden “Fatiha” ile çıkmamız asıl iş şimdi başlıyor mesajıdır aslında.

Fatiha kelime olarak ‘’açmak, açıklığa kavuşturmak, meşakkati gidermek ve başlangıç’’ anlamlarını taşır.

 

Hasenâtınsalihâtin kapısını açmalı, hasenat salihâtebaşlangıç olmalı, hasenat salihâte dönüşmeli.

 

“Sana vahyolunan kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl, sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan nehyeder ve her halde Allah’ın zikri en büyük iştir ve Allah her ne işlerseniz bilir.” Ankebut, 29/45.

En güçlü hasenâtlardan olan Cuma namazı çıkışında okuduğumuz “Fatiha”nın maksadı “intişar”dır, yeryüzünde hızla hayır, bereket ve rızık aramak için yayılmaktır.

Yüce Allah namazla antrenmanınızı yaptınız, asıl maç toplum hayatında mesajını vermektedir:

“Namazı kıldıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” Cuma, 62/10.

Dolayısıyla asıl hedef Allah’ın halifesi sıfatıyla yeryüzünde üreten, ıslah eden, zulme karşı duran, alan değil veren el olan iyi bir kul olmaktır.

Hasenât (kişisel ibadetler) bu anlamda bir araç olup asıl amaca toplumsal iyilik hareketlerine vesile olmalarıdır.

Hasenâtsalihâte dönüşmediğinde Rabbimizin en ciddi uyarısıyla muhatap oluruz:

“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mâni olurlar.” Maun, 107/4-7.

Her hasenâtın, her namazın sonunda “Fatiha” okuduğumuzda; “bismillah” kulluğa başlıyoruz;

Doğruluğa, dürüstlüğe, ölçüde tartıda hile yapmamaya, kul hakkı yememeğe, yetime, fakire garibana yardımcı olmaya, işyerinde mobbing yapmamaya, mesainin hakkını vermeye, komşuya eziyet etmemeye, yeryüzünde böbürlenerek yürümemeye, gıybetten, dedikodudan uzak durmaya, eşimize, çocuklarımıza ve tüm insanlara sevgi ve şefkatle yaklaşmaya, herkesin inanç ve düşüncesine saygı duymaya, sürecin hakkını verip sonuç ne olursa olsun sabır, kanaat ve tevekkülle karşılamaya, çok çalışıp dostunun yüz akı olmaya, yeryüzünde her adımda “ıslah edici” olmaya, bolca okumaya, sıklıkla dinlemeye, bazen yazmaya, arada konuşmaya, hiç kimseyi ayırmadan mekân gözetmeden herkese gülümseyerek kucak dolusu selamlar vermeye, hastalıkta, vefatta dostların yanında olmaya başlıyoruz demektir.

Fatiha Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi olup bizim Rabbimize nasıl hitap edeceğimizi öğretmesi itibariyle diğer 113 sureden farklıdır.

Namazlardan ve ibadetlerin sonunda Fatiha okumak; günde en az 40 defa elest-ü bezminde “ben sizin rabbiniz değil miyim?” sorusuna “bela: evet: sen bizim rabbimizsin” yeminini hatırlamak, tekrar etmek, yenilemektir.

Kıymetli dostlar!

"Gitmeye değer yerlerin kestirmesiyoktur."

PauloCoelho.

“Zaman gösterdi ki cennet ucuz değil; cehennem dahi lüzumsuz değil.”

Bediüzzaman Said Nursi.

O halde lütfen!

Her “Fatiha” okuyuşta işin bitmediğini asıl işin yeni başladığını unutmayın.

Hep iyilik için, her daim iyi kalmak için, insan olmak ve her daim insan kalmak için, tertemiz aldığımız pâk günlü, yaratanımıza aynı aldığımız şekilde tertemiz teslim etme niyet, istek, çaba, azim ve kararlılığı için:

El-Fatiha.