“Eserinin üzerinde imzası bulunmayan yegane sanatçı öğretmenlerdir” der, Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
İmzası yoktur belki ama, sanatını öyle işler ki; adil bir hakimin adalet terazisi, merhametli bir cerrahın mahir elleri, hakkı haykıran bir şairin milletine ebedi marş mirası, demiryolları döşeyen bir mühendisin basireti ve gönül köprüleri kuran siyasetin temiz ellerinin feraseti vardır öğretmenin ellerinde...
Onun ilmi, onun hayali, onun edebi, onun nezaketidir ilmek ilmek işlenen tüm insanlığa…
Üzerimizde öğretmenlerimizin ne de çok emeği var. Bazılarının da izi...
Bizler gazete kağıtlarına sardığımız çorap, evlerimizin damından topladığımız papatyalarla karşılardık öğretmenimizi öğretmenler gününde. Saygı duyar, mahçup olur, azı çok etmeye çalışırdık.
“Eti senin, kemiği benim” diye teslim edilirdik ellerine. Bazen sırtımızı sıvazlarlardı, bazen de avuçlarımızdan çıkan cetvel sesini duyardık. Baba gibi tatlı sert, ana gibi merhametli ve terbiye edenlerimizdi öğretmenlerimiz.
Onlar, insana hizmet ederek, insanlığı var eden zincirin halkaları…
Benim ilkokul yıllarım 82-86 yılları.
Öğretmenlerimiz çok yönlü yetişmemiz için adeta çırpınırdı. Tiyatro vardı, koro kurulmuştu, bilgi yarışmalarına katılıyorduk. Müdür odasından 10 Kasım veya Öğretmenler Günü şiirlerini okumak üzere seçilirdim.
Kompozisyon yarışmaları olurdu. Milli bayramlarda boy sırasından dolayı arka sıralarda olmayı can sıkıcı bulsam da, okulda dağıtılan sütler ve fındıklarda önceliğim olurdu. Zira en küçük çocuğu diğerlerine karşı gözetmeye çalışan bir ana idi benim öğretmenim.
Yazmaya, düşünmeye, hayal kurmaya evrilirdik.
Velhasılı fakir memleketin mesuliyeti olan çocuklarıydık ve okuyacaksak iyi okumalı, her ne iş yaparsak da iyi yapmalı idik.
Şimdi imkanlar maddi olarak çok, ancak bizim dönemlerinizdeki maneviyatın inşasını mı arzuluyoruz için için...
Belki ihtiyacımız olan, etimizi de kemiğimizi de teslim edecek bir babanın emanet edişi ve emaneti göğüsleyen öğretmenlerimizin de ilim ve irfanla ihyası.
Bu veçhile insan yetiştirmenin ilahi sorumluluğunu nakşeden tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, şehadete eren ve ebediyete irtihal eden büyüklerimize de Allah’tan rahmet diliyorum.
“Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü, onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir” der Socrates.
Evlatlarımızın, öğretmenlerimizin elinde birer mücevher gibi parlamalarını, şekil almalarını beklerken, gururla söylemeliyim ki her bir öğretmenimiz de bizim mücevherlerimizdir.
Saygıyla...
ÖĞRETMENİM NİLGÜN OYA: