Seda SEÇER


Masallarda peri çıkar karşınıza, gerçek hayatta öğretmen!

Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Okul Öncesi Öğretmeni Seda Seçer'in kaleminden...


Türk Dil Kurumu sözlüğünde, ‘Mesleği bilgi öğretmek olan kimse’ olarak tanımlanan öğretmenlik, üniversite sınavı sonucu kazanılan bölümlerdeki eğitimin tamamlanmasının ardından edinilebilen bir meslektir.

Diğer bir tanımla öğretmen, eğitim hedefleri doğrultusunda bireylere eğitim ve öğretim sunmakla görevli kişiye verilen mesleki ünvandır ayrıcabir toplumun kalkınma ve ilerlemesinin ana unsuru özverili ve saygıdeğer üyeleridir.

Peki öğretmen sadece bu tanımlamalarla mı sınırlıdır?

Tabi ki hayır.

‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.’

Hz.Ali efendimizin bu kısa sözünde çok büyük manalar yüklüdür. Her şeyden önce okumanın, ilim öğrenmenin eğitimin önemi vurgulanmaktadır.

Öğretmen olmak sadece mevzuatın gerektirdiklerini yapıp rolünü oynamak, bilgileri birbiri ardına sıralamak değildir. “Zamanında dersime başladım, anlattım, yeterince ödev verdim, mesai saatim doldu. Haydi, eve gidiyorum” diyerek öğretmen olunmuyor. Bir öğretmenin bunları yerine getirmesi elbette önemli ve takdire şayan. Ancak yetmez. Bunun için, öğretmenlik yapmayı aşıp “öğretmen olmak” gerekiyor.

Peki, “öğretmen olmak” nedir?

Öğretmen olmak demek, öğretmenlik yapmayı aşmak anlamına geliyor. Öğretmenin belirlenmiş görevlerinin ötesine geçip; hissederek, yaşayarak, kendisini adayarak, öğrencisiyle bütünleşerek var olmasıdır.

Daha anaokulundaki bir çocuğa bile, geleceğin bilim insanı, sporcusu, siyasetçisi, doktoru, eğitimcisi, avukatı yani yarının büyüğü gibi derin bir bilinçle yaklaşabilmektir. Yani öğretmenlik yapmak ile “öğretmen olmak” farklı şeylerdir diyebiliriz.

Benim deöğretmen olmak, minicik yüreklere dokunmak hayalimdi. Şükür ki yıllardır hayalini kurduğum günleri yaşıyorum. Eğitim hayatı bitip, iş hayatına başlayınca öğretmenliğin ne kadar kutsal, tutkulu bir meslek olduğunu daha iyi anladım. Öğretmenin yeri geldiğinde bazen anne-babaya, bazen kahramana, bazen idole, bazen yara bandına dönüştüğünü gördüm. Bunun için de öğretmenliğin sadece bir meslek ya da görev olarak görülmemesi gerekiyor.

Öğretmenlik, sevilmeden yapılmaz.Aslında her iş için geçerlidir bu; Başta yaptığın işi sevmek.. Ama öğretmenlik hem mesleği sevmektir hem çocukları sevmektir.  Kısacası öğretmenlik, hayali, şefkati, sabrı, merhameti, çabası, gayreti, vicdanı olmayanın yapabileceği bir iş değildirve her kim çocuk eğitmeyi göze alırsa, çocuklaşmayı da göze almalıdır.

Öğretmen işe gidiyorum demez okula gidiyorum der, iş olarak görmez. Okul 2. evidir, öğrenciler çocuklarıdır. Aileleri kadar sahiplenir. Deprem anında müşterilerini koltukta bırakıp kaçan berberlere, çocuğu markette unutup kaçan kasiyere şahit olduk. Depreme okulda yakalanan öğretmen, öğrencilerini kurtarınca okul bahçesinde sakinleştirip ailelerine bilgi verdikten sonra kendi çocuklarının da o okulda olduğunun hatırlamasına da şahit olduk.

Bizler için her yeni gün, öğrencilerimizle beraber yepyeni bir yolun başlamasıdır diyebiliriz. Her yeni güne yeni umutlarla başlıyoruz.

Her yeni gün yeni iyiliklere, güzelliklere, sevgilere, inançlara, başarılara gebedir. Fakat çocuk öğretmeninin gözünde kendini değerli hissetmediği sürece bu güzelliklerden zevk almaz. Ne kadar güzellikle karşılaşırsa karşılaşsın hissettiği düşünceler öğrenme sürecini durdurur.

Öğretmen, öğrencinin gönül kapısından girerek zihnine ulaşır. Küçük Prens’in dediği gibi, ‘Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden.’

Tüm kapıları açan sihirli iki kelime; ‘SEVMEK ve GÜVENMEK’ Biz yetişkinlerin hayatında bile bu kadar ihtiyaç duyup önemsediğimiz bir konuyken çocukların dünyasında da ne kadar önemli olduğunu siz düşünün.

Her çocuk öğretmenini önce sevmek ve güvenmek ister. Eğitim çalışmalarından önce, ihtiyaçları olan sevgi ve güven bağı kurulmalı. Uzaktan ya da yüz yüze şu bir gerçek: Bu ülkede öğretmenler gönül bağı ile çalışmaya devam edecek.

Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarından sonra bu sürecinkahramanı öğretmenlerdir.Her gününü, her anını çocukların geleceği için değerlendirebilen kaç meslek var? Öğretmene bahşedilmiş bu mesleğe sahip olmak gurur verici.

“Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur.” (M.Kemal ATATÜRK)

Başta, Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve eğitim yolunda şehit düşmüş öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum.

Kırmadan, kızmadan, yormadan, sevgiyle, ilgiyle, bilgiyle; kendilerine bahşedilen özel ve güçlü bir sabırla insan yetiştiren, tüm zorluklar arasında “İyi ki öğretmenim” diyen koca yürekli meslektaşlarımın, Öğretmenler Günü’nü kutluyor mesleki çalışmalarında başarılar diliyorum.

Ben de iyi ki öğretmenim!