Mustafa DAĞHAN


Tüm siyasiler, sözüm size; “bi es verin, nefes alsın herkes!”

GAZETECİ-YAZAR MUSTAFA DAĞHAN'IN KALEMİNDEN...


“Her halini anlatan değersizleşir.

Herkese güvenen yolda kalır.

Her sırrını açığa vuran yalnızlaşır.

Her meziyetini ortaya döken tükenir.

Her bildiğini söyleyen cahil addedilir.”

Farabi’nin bu müthiş derecede derinliği olan sözleriyle başladım ki herkes payına düşeni alsın.

Kimse kusura bakmasın ama son dönemlerde siyaset arenasında yaşanan can sıkıcı, yavan, sıradan, hiç kimseye faydası olmayan ergen atışmalarınızla ilgili bir değerlendirmede bulunmak istiyorum yüksek müsaadenizle…

Afyon özelinde yazıyorum; Siyaset kaliteli, kalibresi olan, ufku açık, algısı yüksek, fikir sahibi, yeterince tecrübe edinmiş, hayatı özümsemiş, vicdanı, merhameti olan, ego ve kibir hırsından arınmış, nezaket sahibi ADAM’lar tarafından yapılırsa tadından yenmiyor. 

Ama ne zaman ki; çapsız, cahil (diploma değil kastımız), basiretsiz, kalitesiz, ahlaksız, anlayışı kıt, haklı çıkmak uğruna her şeyi mübah sayan, ego ve kibir abidesi şahısların eline düşmüşse o zaman vay bu toplumun haline…

Biz gazeteciler, siz siyasetçiler ve bürokrasi topluma yön veren, yöneten, toplumun önde gelen isimleridir değil mi? Öyleyse, giydiğimiz kıyafetten tutun da, beden dilimize, konuşmalarımıza, açıklamalarımıza, duruşumuza, tavrımıza kadar her şeye dikkat etmemiz gerekiyor. 

Geçtiğimiz günlerde “Genç Meslektaşlarıma Önemli Tavsiyeler” başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Genç meslektaşlarıma bir şeyler söylerken o yazımda, elbette ki kendi nefsime de söyledim. 

İşin özü toplumun ahlak yapısını, maneviyatını bozacakta bizleriz, ahlak seviyesinin, kalitesinin, kültürünün yükselmesine vesile olacakta bizleriz. Topluma örnek olanlardan olmak dileğiyle…

Gazetecilerin ardından şimdi sıra siyasilerde..! 

İktidarın da muhalefetin de artık hırs ve ego seviyesini düşürmesi gerekiyor. İktidarıyla, muhalefetiyle hakaret, belaltı siyaset, ekmeğe/aşa saldırı, itibara hamle hiçbirinize yakışmayacak derecede kalitesizliği ihtiva ediyor.

Sevgi ve nezaket dilini kullanmak zor olmamalı… 

Sizin yüzünüzden biz gazetecilerde etkileniyor ve maneviyatımız bozulmaya başlıyor. Biz de olumsuz manada yükseliyoruz ve negatifleşiyoruz. Ruhumuz, kimyamız zorlanıyor.

Dolayısıyla sizin topluma yansıttığınız şeklinize benziyoruz ve size hakettiğiniz sert ve zorlayıcı bir tavırla, yakışıksız kalemlerle yaklaşmak zorunda kalıyoruz. 

 

Nikola Tesla; “Eğer evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız enerji, frekans ve titreşim konuları üzerine düşünmeniz gerekiyor” demiş.

Einstein ise; “Her şey enerjidir ve her şey yalnızca bundan ibarettir” demiş. 

 

Bu sözlerin çok büyük derinliği var. Eğer anlayabilirseniz; Afyonkarahisar’ı son birkaç ay içerisinde negatifleştirdiniz. Sanki gökyüzünde karabasan gibi negatif bir enerji örtüsü oluşmaya başladı. Bu durumu pozitif enerjiye çevirmeliyiz yeniden…

Hırsınızı kontrol etmeyi öğrenin, ego ve kibirden vazgeçin. Benim söylediğim doğru anlayışını bırakın. İnanın sizin açıklamalarınız toplumun büyük bir bölümünün umurunda bile değil ve eminim toplumun büyük bir bölümü siyaset kurumuna güvenini kaybetmiş durumda. 

Her açıklamaya cevap vermek gibi bir zorunluluğunuz yok. Üstünlük sağlayacağız endişesinden, rezil olma korkusundan sıyrılın. Elbette, hataları, yanlışları söyleyeceksiniz. Ama bunu nezaket diliyle de yapabilirsiniz. 

Bir kere şu her hafta laf olsun torba dolsun basın açıklamalarınızdan vazgeçmelisiniz. İhtiyaç halinde açıklama yaparsanız, sözünüz toplumda yer bulur. Her meziyetinizi ortaya döküyorsunuz. Sonra ne bizim ne de vatandaşın gözünde değeriniz kalmıyor. 

Ayrıca, her zaman kameralar önünde olmak yüzünüzü eskitir, ruhunuzu parçalar, nazar değer, kem gözlerden gelecek negatiflikler sizi yıkabilir. 

Bakın bana; ben gazeteci olduğum halde program yapmıyorum, kameralar önüne mümkünse geçmemeye çalışıyorum. Oysaki o kadar fazla anlatacak bilgi dağarcığım var ki yıllarca konuşabilirim. Buna rağmen kamera önüne geçip yorumculuk yapmıyorum.

Her gün yazabilirim ancak haftada hatta bazen ayda bir yazıyorum. Size de tavsiyem her hafta gündemde olayım kaygısından vazgeçmenizdir. Sosyal medyanızdan her Allah’ın günü ergen ergen, saçma sapan açıklamalar yapmak gibi bir zorunluluğunuz yok. 

3 put neydi hatırlatayım: Lat, menat, uzza. Yani para, şöhret ve şehvet!

Şöhret olacağım diye karakterinizi, saygınlığınızı kaybetmeyin. Bi es verin, nefes alsın herkes.  Sevgiyle kalın…