Tarih: 18.08.2015 18:55

Afyon Fransa'ya rakip oluyor

Facebook Twitter Linked-in

 Gıda, kozmetik ve parfüm sanayi, ilaç, temizlik ürünleri ve birçok alanda kullanılan lavanta bitkisinin Afyonkarahisar’da yetiştirilmesi için Dazkırı Kaymakamlığı tarafından hazırlanan “Lavanta Yetiştiriciliği Projesi”nin tanıtım toplantısı Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Şükrü Küçükkurt Konferans Salonunda Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner’in başkanlığında gerçekleştirildi.

İHRACATA YA DA İÇ PİYASAYA SÜRÜLEBİLİYOR

Toplantıda bir konuşma yapan Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner, bir ilin ihracatının o ildeki istihdamın gelişmesi anlamına geldiğini belirtti. Güner, “Bir ilin ihracatı demek o ilin istihdamının gelişmesi demektir; o ilin sanayisinin kurumsallaşması demektir; o ilin gelişmesi demektir; potansiyelini keşfetmesi potansiyelini daha güçlü hale getirmesi demektir” dedi. Bu amaçla Afyonkarahisar’da Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezi’nin kurulduğunu kaydeden Güner, “Bu merkezin amacı Afyonkarahisar’da üretilen bitkilerden elde edilen ihracat kalemlerini artırmaktır. Şu anda ilimizde birçoğunuzun belki fikir sahibi olmadığı ama çok büyük bir güzelliğe sahip gidip tavsiye ettiğim tıbbi ve ıtri bitkiler var. Itri bitkiler merkezinde her çeşit bitkinin yağı esans haline getirilip ihracata ya da iç piyasaya sürülebiliyor” diye konuştu.

KARADENİZ ÇAYA ALTERNATİF KİVİYİ ÖĞRENDİ

Afyonkarahisar’ın lavanta konusunda Türkiye’ye ve dünyaya örnek olabilecek zenginliğe, iklime, floraya ve araziye sahip bir il olduğunu ifade eden Güner, “Çiftçilerimize yeni bir gelir kalemi oluşturabilecek bir lavanta yetiştiriciliği potansiyeli şu anda ilimizde mevcuttur” açıklamasında bulundu. Güner, şöyle devam etti: “Lavanta önce yetiştirmeye dayalı, daha sonrada yağını elde edip ihracata dayalı bir ürün. Rahmetli Adnan Kahveci hayatta iken kivi denilen bir ürünü Türkiye’de kimse tanımıyordu. Hem ülkemiz açısından, hem de Karadeniz açısından çaya alternatif bir ürün haline geldi. Sürekli aynı ürünün ekilmesi toprağın, havanın belli bir süre sonra etkinliğini ve verimini düşürüyor. Bu yönü ile Karadeniz’de şu anda çaya alternatif olarak kabul edilen ürün kivi bitkisidir.”

BAZI GERÇEKLER ÖNCE HAYALLE BAŞLAR

Afyonkarahisar’da et ve gıda sektörünün gelişmiş olmasının ve bunlara dayalı ihracat kalemlerinin olmasının Afyonkarahisar’ın kaynaklarından maksimum seviyede yararlanıldığı sonucunu göstermeyeceğine dikkat çeken Güner, Afyonkarahisar’ın lavanta üretiminde Fransa’ya rakip olabilecek bir kent olduğunu vurguladı. Güner, “Bu yönü ile dünyada Fransa’ya rakip olacak, Fransa’ya alternatif bir potansiyelin biz Afyonkarahisar ilinde ve ilçelerinde oluşturulabileceğini düşünüyoruz. Nasıl bir gülün ismi geçince Isparta akla geliyor ise neden lavantanın ismi geçtiği zaman Afyonkarahisar akla gelmesin noktasından biz yola çıktık. Bazı gerçekler önce hayalle başlar, sonra bu hayaller uygulamalara riayet eder. Bu yönü ile TÜBİTAK’ın, Üniversitemizin, Tarım Müdürlüğünün, Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezinin, kaymakamların, belediye başkanlarının ve il özel idaresinin bu işin içinde olması bu işin var olmasının anahtarı olacaktır” dedi.  

NEDEN İL GENELİNDE UYGULANMASIN?

Vali Güner şunları söyledi: “Ben buraya gelmeden önce Tunceli Valisiydim. Tunceli’de tek diş, tek kök sarımsak yetiştirilirdi ve bu şu anda Türkiye’de ihracat değeri en yüksek olan, piyasa değeri en fazla olan sarımsak türüdür. Önce bu sarımsağın patentinin ismini Tunceli sarımsağı diye işaretlemesini yaptık, daha sonra bu sarımsağın tohumunu çeşitli ajans projeleri ile özel idare kaynakları ile özel idarenin muhatap olduğu köylerde ektirdik. Daha sonra bu ekilen sarımsak vatandaşa gelir olarak dönmeye başladı. Neden lavanta bu yönü ile Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezi varsa, laboratuvar varsa, tarım müdürlüğü varsa ve her şey buna çok uygunsa ve bunu bir ilçemizde de uygulamasına başlandı ise neden il genelinde uygulanmasın? Bizim çıkış noktamız budur.”

DÜNYADA 4 BİN ÇEŞİT BİTKİ VAR

AKÜ Tıbbı ve Itri Bilimler Araştırma Grubu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Erol ise Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 500 bine yakın bitki türünden 20 bin çeşidinin tıbbi ve aromatik amaçlı kullanıldığını kaydetti. Erol, “500 bine yakın bitki türü olmasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 20 bin çeşidi tıbbi ve aromatik özellikle kullanılmaktadır. Bunlardın da 4 bin çeşidi özellikle yaygın olarak tıbbi amaçlı kullanılıyor” dedi. Türkiye’nin endemik bitki türü açısından zengin olduğunu ifade eden Erol, “ Türkiye’ye baktığınız zaman bu anlamda oldukça geniş bir floraya sahip olduğunu görüyoruz. 12 bin 476 bitki türü bu özelliği gösteriyor. Bunlardan yaklaşık olanak 4 bin 80’i ise endemik bitki türü olarak biliniyor. Endemik bitki türü sadece belirli bir bölgede görülen bitki türü oluyor. İhracata konu olan bitkiler ise yaklaşık 350 adet ki bunların 150 tanesinin ihracatı yapılmaktadır” diye konuştu.

HİPOKRAT KİTAPLARINDA 400’E YAKIN BİTKİ TANITILIYOR

Tıbbi ve aromatik bitkilerin tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu ifade eden Erol, “Çok eski yıllardan beri bu bitkiler tedavi amaçlı kullanılıyor. Mitolojide tanrıların insanlara vermiş olduğu en değerli armağan olarak kabul ediliyor. Hint tıbbının önemli isimlerinden Rigveda eserlerinde bine yakın şifalı bitkiden bahsedersen; tıp bilimin babası Hipokrat kitaplarında 400’e yakın ürünü anlamaktadır” açıklamasında bulundu. Erol, “İslam uygarlığında da bu bitkiler ile ilgili ciddi eserler var. Özellikle Ebu Reyhan Biruni tarafından yazılan ‘Kitabü’s –saydale fi’t-tıb’ 20’ye yakın şifalı bitkiden bahsediliyor. Özellikle İslam ve Türk tarihinde tıp bilimin babası olarak kabul edilen İbn-i Sina’nın yazmış olduğu kitapta da 800’e yakın hayvansal ve bitkisel tedaviden bahsedilmektedir” ifadelerini kullandı.

BİTKİSEL TEDAVİYE OLAN ETKİYİ ARTIRMIŞTIR

Erol sözlerini şöyle sürdürdü: “Tıbbi ve aromatik bitkilere neden bu kadar ilgi olduğuna baktığımız zaman bunların kullanım alanlarında yatmaktadır. Daha çok tıbbi özellikli kullanımlarının temel nedeni bitkilerin kendi bünyelerinde barındırmış oldukları, doğal yollardan sentezlemiş oldukları ve sekonder metobolit olarak adlandırılan organik moleküllerden kaynaklanıyor. Bunlar uçucu yağlar, alkoloidler, frovonitler, streroidler olarak adlandırıyor. Bunlar aynı zamanda bitki etken madde türlerinin sınıflarını oluşturuyor. Bu moleküller doğal yoldan vücuda alındığı zaman vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek hızlı iyileşmelere sebep oluyor. Tıbbi ve aromatik bitkilere oluşan ilginin bir diğer neden ise sentetik ilaçların yol açtığı bir takım yan etkilerdir. Yine sentetik ilaçların ekonomik olarak getirmiş olduğu yük ve yine birçok kronik hastalığın da sentetik ilaçlarla tedavi edilemiyor olması bitkisel tedaviye olan etkiyi artırmıştır. Yönelimi popüler duruma getirmiştir. Bu anlamda sadece bitkiler ve tedavi yöntemleri ile alakalı bilim dalları ortaya çıkmıştır. Etnobotanik bilimi özellikle bitkilerin tarihsel süreç içerisinde tedavi amaçlı kullanımlarını, hangi tedavilerde yararlı olduklarını kayıt altına alan bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmıştır.”

BİTKİ PAZARI 100 MİLYAR DOLAR

ABD’de 1992 yılında yapılan bir araştırmada yüzde 59’luk bir bitkisel ilaç satışının ortaya çıktığının görüldüğünü anlatan Erol, “Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 80’i bitkisel yollarla tedavi olmayı tercih etmektedir. Gelişmiş ülkelerde yazılan reçetelerin yüzde 25’inin bitkisel kökenli ilaçlar oluşturmaktadır” dedi. Erol, en eski bitkisel kökenli tedavi yöntemini seçen ülkelerin Çin ve Hindistan olduğunu belirterek, “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre meme kanserleri olanlarının yüzde 12’si, karaciğer hastalıklarının yüzde 21’inde, HIV virüsü taşıyanlarının yüzde 22’si, astım hastalarını yüzde 24’ü ve ramotolojik bozuklukların yüzde 26’sı tıbbi bitkiler ile tedavi edilmektedir” diye konuştu.

650 MİLYON DOLAR CİVARINDA

Erol sözlerini şöyle tamamladı: “Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanım alanlarına bağlı olarak çok ciddi bir hammadde potansiyeli olduğunu görüyoruz. Buna bağlı olarak da yaklaşık 110 ülke tıbbi ve aromatik bitkilerin ticaretini yapmaktadır. Burada ticaret potansiyelinin 100 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise şu an sahip olunan ihracat hacmi 650 milyon dolar civarındadır. Bu da alandaki dünya ticaretinin yüzde birini bile karşılayamadığımız anlamına gelmektedir. Bitki florası çok zengin olmasına rağmen ticarette çok istenilen noktada olmadığımızı görüyoruz. 2011 yılında dünyada bitki ihracatı yapan 110 ülke arasında Türkiye 18. sırada yer almaktadır. 100 ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir ki bunlar Almanya, ABD, Vietnam, Polonya, Brezilya, Yunanistan, Fransa ve Japonya gibi ülkeler gelmektedir. 2011 yılında 68 bin ton bitki ihracatı yapılmış durumdadır ki bunun maddi değeri 186 milyon dolardır. En çok ihracatını yaptığımız ürünlere baktığımız zaman haşhaş tohumu, kekik, defneyaprağı, kimyon ve çay olduğunu görüyoruz.”

BİR DEKARDA 2 BİN 250 LİRA KAZANÇ

Toplantıda söz alan Dazkırı Kaymakamı Muhammed Beşir Nursaçan ise ilçede lavanta yetiştiriciliği projesinin başarıya ulaştığını aktardı. Lavantada tam verimin 4 yılda alındığını hatırlatan Nursaçan, bir dekarda 2 bin 250 lira kazanıldığını söyledi. Nursaçan, “Lavanta, yetiştirilmesi zor bir ürün değil. Ben göreve başladığımda Dazkırı’da ne üretilir diye düşündüm ve lavanta üretmeye karar verdik. Şimdi 4 köyümüzde lavanta tarlaları oluşmaya başladı. Lavanta, sıcağa, eksi 25 dereceye kadar soğuğa, susuzluğa dayanıyor. Yabani hayvanların yediği bir ürün değil. Bitkisi, çayı, yağı kullanılıyor. Lavanta yetiştirmek isteyen başka kişilere de bitkinin gövdesini satabiliyorsunuz. Bize ödenek sağlanması hâlinde 5 yılda milyon liralarla ifade edilen kazancı sağlayabiliriz” diye konuştu.

LAVANTALARDAN ÜRETİLEN BAL İKRAM EDİLDİ

Toplantıya Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Sabri Demirkapu, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hüsnü Serteser’in yanı sıra ilçe belediye başkanları ve kaymakamlar katıldı. Toplantıda katılımcılara Dazkırı’da yetiştirilen lavantalardan üretilen bal ikram edildi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —